Anne adaylarının en sık sorduğu sorulardan olan kordon kanı neden saklanmalı, kordon kanı hangi hastalıklarda kullanılır ve kordon kanı ne kadar süre saklanır sorularını Yaşam Kordon Kanı Bankası Genel Müdürü Füsun Öner Soytaş yanıtladı.


    Kordon kanı nedir?

    • Anne rahminde gelişimini sağlayan bebek ile anne arasındaki be
      sin ve oksijen ihtiyaçlarını karşılayabilmek için göbek bağı ile plasenta bu görevi üstlenir. Bebek doğduktan sonra göbek bağı kesilir. Plasenta ve plasentaya bağlı göbek kordonu damarlarında kalan kana plasental kan ve kordon kanı denir.
    • Önemli bir kök hücre kaynağı olan kordon kanı, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere toplanıp saklanabilmektedir.
    • Kordon kanı naklinin 27. yılı olan 2015 yılında, ilk günden bugüne yapılan çalışmalar doğrultusunda kordon kanında bulunan kök hücrelerin 80’den fazla hastalığın tedavisinde kullanılabileceği anlaşılmıştır.


    Kordon kanının saklanmasındaki amaç nedir?

    • Kordon kanının saklanmasındaki amaç doğuştan gelen ve yaş ilerledikçe ortaya çıkabilecek ve çoğu ciddi olabilen hastalıkların tedavisi için önemli bir kaynak olmasıdır.
    • 1990’lı yıllarda bu değerli kök hücreler aile içi kullanım amacıyla saklamak üzere Aile Kordon Kanı Bankacılığı başlamış ve günümüze kadar pek çok başarılı kök hücre nakli gerçekleştirilmiştir.


    Neden kordon kanı kök hücresi?

    1. Kordon kanı, içerisinde bulunan kök hücreler nedeniyle insanlar için çok önemli bir tedavi kaynağıdır. Kök hücre, kemik iliği ve periferal kanda da bulunmasına karşın yeni doğan bir bebeğin kök hücreleri olması nedeniyle üstün bir çoğalma ve farklılaşma yeteneğine sahiptir.
    2. Kök hücreler sınırsız sayıda bölünebilir ve tedavi edici özelliği vardır. Uygun şartlarda potansiyeline göre belirli doku veya organın hücrelerine dönüşebilme yeteneğine sahip olan kordon kanı kök hücreleri, sinir hücresi, kan hücresi, kemik veya kıkırdak hücresi gibi pek çok hücreye de dönüşebilirler.
    3. Kordon kanından kök hücre sağlanması işlemi oldukça kolaydır, çünkü doğum gerçekleştikten sonra alınır. Anne ile bebeğe zarar verilmez ve ek bir cerrahi işlem uygulanmaz.
    4. Kordon kanındaki kök hücreler biyolojik olarak yeni dünyaya gelmiş bir bebeğin kök hücreleridir. Diğer kök hücre kaynaklarından farklı olarak herhangi bir toksik ve çevresel etmene maruz kalmadığı için en saf kök hücreleri barındıran zengin bir kaynaktır. Uygun şartlarda tüm özellikleri korunarak saklanabilir.
    5. Kordon kanı kök hücreleri ile nakil işlemi sırasında diğer kök hücre kaynaklarından farklı olarak, alıcı ile verici arasında tam doku uyumu gerekmez. Kısmi uyum ile de benzer tedavi sonuçları elde edilmektedir. Bundan dolayı kordon kanı, sadece bebeğin kendisi için değil kardeşleri ve hatta diğer aile fertleri için de kullanılabilir. 



    Kordon kanı hangi hastalıklarda kullanılabilir?

    • Kordon kanı lösemiler, lenfomalar, kemik iliği kanserleri gibi kan kanseri tedavisinde,Akdeniz anemisi, Aplastik anemi, Fankoni anemisi gibi anemi hastalığının tedavisinde,
    • Kalıtsal metabolik hastalıklar ve
    • İmmün sistem hastalıklarının tedavisinde standart tedavi olarak kullanılmaktadır.
    • Bununla birlikte hasarlı doku ve organın tedavisini hedefleyen rejeneratif tıp alanında da kullanılmaktadır.
    • Tip 1 Diabet, Serebral Palsi, İşitme Kaybı, Otizm, Alzheimer bu tedavi amacıyla kullanılan hastalıklardan bazılarıdır.
    • Yine kalp krizi sonrası doku hasarının ortadan kaldırılması için de kordon kanı kök hücreleri ile tedavi çalışmaları yürütülmektedir.


    Kordon kanı nasıl toplanır ve saklanır?

    • Bebeklerin doğumdan sonra göbek bağı klemplenerek kesilir.
    • Kordon kanı da, doğumdan sonra ilk 3-5 dakika içerisinde kesilen göbek bağından toplanır.
    • Toplama işlemi, doğumdan sonra gerçekleştirildiği için bebeği ve anneyi hiçbir şekilde etkilemez. Doğumdan sonra yapılan basit bir işlemdir. İşlem cerrahi bir işlem olmadığından acı ve zarar verme olasılığı bulunmamaktadır.
    • Kordon kanı, normal doğumlarda olduğu gibi sezaryen doğumlarda da toplanmaktadır.
    • 60- 200 mililitre elde edilen kordon kanı, pıhtılaşma önleyici madde içeren kan torbasına alınarak, laboratuvara gerekli testlerin yapılması için gönderilir.
    • Gerekli laboratuvar testleri yapılır, kordon kanındaki kök hücreler ayrıştırılıp özel yöntemlerle işlendikten sonra dondurulur.
    • - 196°C'de nitrojen içeren özel tanklarda saklanır.


    Türkiye’de Kordon Kanı Bankacılığı

    • Dünyada 1989’dan bu yana kordon kanı kök hücreleri ile 30.000’den fazla nakil gerçekleştirilmiştir. Kordon kanı bankacılığı ülkemizde de 12 yıldan uzun süredir gelişerek hizmet vermeye devam etmektedir. Kordon Kanı Bankacılığı'ndaki yasal zorunluluklar 2005 yılında yayınlanmış olan yönetmelikle belirlenmiştir.
    • Bankalarda saklanan kordon kanı kök hücrelerinin -196 °C’de dondurularak uzun yıllar saklanabilmesi mümkün olmaktadır.
    • Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmelik, 2005 yılına ait veriler ışığında kordon kanının 40-50 kg’lık bir kişinin tedavisi için yeterli kök hücreyi içerdiğini belirtmekte olup, kordon kanı saklama süresini ailenin saklama gerekçesine bağlı olarak sınırlandırmamaktadır.
    • 2015 yılına geldiğimizde, çeşitli kök hücre kaynaklarının birlikte kullanılması, kök hücre çoğaltma çalışmaları ve direk hasarlı bölgeye kök hücre uygulanması insanlığın yüzünü güldüren çok önemli gelişmelerdir.
    • Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Avrupa’da pek çok kordon kanı bankası ailelere ömür boyu saklama seçeneği sunmaktadır.


    Category: articles

    HAMİLELİK DÖNEMİNDE EGZERSİZ VE SPORUN FAYDALARI

    Gebelikte egzersiz çok faydalıdır ancak her gebenin egzersize başlamadan önce doktoruna bir sakıncası var mı diye danışması gerekir. Gebeliğinize özel riskli bir durum yoksa doktorunuz egzersiz yapmanıza izin verecektir. Genellikle 3. ay bittikten sonra egzersizlere başlanılması önerilir.

    Gebelikte egzersiz ve sporun faydaları:

    - Bel ve sırt ağrılarını azaltır.
    - Uyku problemini azaltır.
    - Anne adayının hem fiziksel hem psikolojik olarak kendisini daha iyi hissetmesini sağlar.
    - Gebelikteki duruş ve vücut şekil bozukluklarını azaltır.
    - Normal doğumu kolaylaştırır, kısaltır, sancıyı azaltır.

    - Doğum sonrasında anne vücudunun daha kolay toparlanmasını sağlar (Doğum sonrası da egzersiz yapılmalıdır.)
    - Annenin kendine güvenini arttırır.
    - Annenin daha uygun şekilde kilo almasını sağlar.
    - Gebelikte oluşan şişlik ve ödemleri azaltır.

    Gebelikte egzersiz düzenli olarak yapılmalıdır. Ara vermek, bazen yapıp bazen yapmamak faydalı olmadığı gibi zararlı da olabilir. Bu nedenle haftada ortalama 3 gün (2 günde bir) düzenli olarak egzersiz yapılmalıdır. Egzersizde amaç asla kilo vermek veya almayı engellemek değildir, bu amaçla yapılmamalıdır. Egzersiz yaparken uygun beslenmenize dikkat ettiğinizde her gebe gibi normal şekilde kilo alırsınız. Zaten gebelikte kilo almayı engelleyecek kadar ağır ve uzun egzersizler önerilmemektedir. Egzersiz aşırı uzun ve sizi nefes nefese bırakacak kadar ağır olmamalıdır. Ortalama 20-30 dakika egzersiz uygundur ve aşırı terleme, bitkinlik, nefes nefese kalma, çarpıntı olmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Egzersiz süresince 5-10 dakikada bir kısa dinlenmeler ve nefes alarak rahatlamalar yapılmalılıdr. Her zaman egzersize başlamadan önce 5 dakika yavaş yavaş ısınma hareketleri yapılmalıdır ve egzersiz bırakılırken de yavaş yavaş bırakılmalıdır.

    Anne adayı günlük işlerinde nelere dikkat etmelidir?

    - Ev işleri yaparken, toz alırken, yerleri temizlerken dizleri üzerinde durmalıdır. Belinden bükülerek eğilmemelidir.

    - Sırt üstü yatarken kalkıp oturmak için önce yan dönüp sonra kollardan kuvvet alarak kalkmalıdır.

    - Sandalyeden, ağırlığını bacaklarına verip destek alarak kalkmalıdır.

    Gebelikte egzersiz için sakınca oluşturan durumlar:
    Sizde aşağıdaki risk faktörleri varsa size uygun daha hafif egzersiz hareketleri verilebilir veya belli bir süre egzerssiz yapmanız tamamen yasaklanabilir.

    - Yüksek tansiyon

    - Erken membran rüptürü (Suların gelmesi)

    - Bu gebeliğinde veya önceki gebeliklerde erken doğum tehtidi olması
    - Servikal yetmezlik veya rahim ağzına serklaj dikişi atılması
    - Gebelik sırasında kanama olması
    - Bebekte gelişme geriliği olması

    Gebelikte ne tür egzersiz ve sporlar yapılabilir?
    Gebelikte en uygun ve en risksiz, yapılması en kolay egzersiz yürüyüştür. Yürüyüşü yavaş veya hafif hızlı tempoda yapabilirsiniz. Kendinizi aşırı yormayacak, aşırı terletmeyecek kadar yaklaşık yarım saat yürüyüş yeterli olacaktır. Gebeliğin her ayında yapılabilir.
    Yavaş tempoda koşu da gebelikte yapılabilir ancak yürümeye göre daha risklidir, ayağınızın takılıp düşme riskine karşı çok dikkatli olmalısınız. Son aylarda karın çok büyüdüğü için yapılması uygun değildir.
    Yüzme de gebelikte en çok tavsiye edilen sporlardan birisidir. Risksizdir ve çok faydalıdır. Gebeliğin her ayında kolayca yapılabilir.

    Gebelikte kaçınılması gereken sporlar nelerdir?
    Bisiklete binmek düşme tehlikesi nedeniyle önerilmez. Ağırlık kaldırılan sporlar önerilmez. Basketbol, voleybol, tenis gibi top ile yapılan sporlar karın bölgesine top çarpabileceği için önerilmez. (Plates de top ile yapılıyor ancak böyle bir risk yok.) Ata binme düşme riskinden dolayı önerilmez. Dövüş sporları, dağcılık, dalış sporları önerilmez.

    Evde ne tür egersiz hareketleri yapılabilir?
    Gebelikte en önemli kas grupları 1)karın kasları, 2)sırt-bel kasları ve 3) pelvis kaslarıdır.
    sırt ve bel kaslarını güçlendirmek gebelikte bel sırt ağrılarını engeller. Karın kaslarını güçlendirmek doğumu kolaylaştırır ve doğum sonrası normalde çabuk dönmenizi sağlar. Pelvis kasları da doğum yolundaki kaslardır, bunların güçlendirilmesi doğumu kolaylaştırır ve doğum sonrası idrar torbası sarkması gibi şikayetleri önler.

    - Bağdaş kurup oturun ve vücudunuzu dik tutun, başınızı öne arkaya 10 kere eğin. (3 tekrar)
    - Aynı hareketi ellerinizi başınızın arkasında birleştirerek 10 kere daha tekrarlayın, böylece boyun kaslarınızı gerdirmiş olacaksınız. Bu harekette vücudunuzu eğmeyin, dik dursun. (3 tekrar)
    - Bağdaş pozisyonunda öne doğru eğilin ve sırt kaslarınızı gerdirin. Öne eğik şekilde 10 saniye durun sonra doğrulun. (5 tekrar)
    Aynı hareketi bir omuzunuzu karşı çaprazdaki dize değdirmeye çalışır gibi yapın ve bu şekilde doğrulmadan 10 saniye durun, sonra doğrulun. (5 tekrar)
    - Yere sırt üstü uzanın ve ayaklarınızı dizler hafif kırık olacak şekilde uzatın. Ellerinizle ayaklarınıza ulaşmaya çalışacak şekilde doğrulun ve tekrar yatın (mekik çeker gibi). Bunu 10 kere tekrar edin. Bu hareket gebelik ve doğum için en önemli kas grubu olan karın kaslarının çalışmasını sağlayacaktır.
    - Ayakta dik durun ve bacağınızı kırmadan yana doğru açıp tekrar indirin. Bunu 10 kere tekrarlayın. Bu sırada vücudunuzu eğmeyin, dik durmaya devam edin, bacaklarınızı kırmayın.
    - Yere sırt üstü uzanarak dizlerinizi hafif kırın. Bu sırada kalça kaslarınızı kasın. Sanki idrar yaparken idrarınızı tutmaya çalışır gibi.. Bu pelvik tabandaki yani doğum yolundaki kasları güçlendirecektir. Bu hareket kegel egzersizlerikonusunda detaylı olarak anlatılmıştır.
    - Ayakta dik dururken kollarınızı yanlara omuz hizasına kadar açıp yavaşca tekrar yere indirin. 10 kere indirip kaldırın kolunuzu. (Her kol için 3 tekrar)
    - Sandalyeye dik oturun ve tek bacağınızı yere paralel olana kadar dizden bükerek yavaşca yukarı kaldırın. Bacağınızın dizden yukarıda olan kısmı hareket etmemelidir. Bacağınızı yavaçca tekrar yere indirin. Bunu 10 kere tekrarlayın. Daha sonra diğer bacakla aynı harketi yapın. (3 tekrar)
    - Duvara sırtınızı yaslayın. Bacaklarınızı duvardan bir karış önde yerde sabit tutun. Bu sırada yavaşca yere oturup kalkın, ayaklarınız yer değiştirmesin. Bunu 10 kere yapın.


    Category: articles

    Çocuğun mutluluğu ve sağlıklı çocuk gelişimi için 0-6 yaş döneminin önemi ebeveynler tarafından bilinmekte ise de çocuk psikolojisinin anne karnında başladığı pek bilinmiyor.

    Çocuk, Ergen ve Aile Psikologu, Öğretim Görevlisi ve Oyun Terapisti Uzman Pedagog Sevil Yavuz hamilelik döneminde anne psikolojisinin önemini anlatıyor.

    Hamilelik döneminde huzurlu bir aile ortamı yaratın

    Yapılan araştırmalar anne karnındaki bebeğin annenin psikolojisini hissettiğini ve olumsuz deneyimlerden etkilendiğini vurgulamaktadır. Bu sebeple hamilelik döneminin mümkün olduğunca huzurlu ve mutlu geçirilmesi gerekmektedir.
    • Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler, varsa mutlaka aralarındaki problemleri çözmeli ve çocuğa huzurlu bir aile ortamı hazırlamalıdır. Anne karnındaki bebek sadece annenin değil çevredekilerin de seslerini duymaktadır ve tartışmaları hissetmektedir.
    • Evlilik oturmadan çocuk sahibi olmak çocuğu sadece anne karnında değil, doğduktan sonra da olumsuz etkileyecektir.
    Kısacası çocuk sahibi olmanın ilk şartı mutlu bir çift iletişimidir.

    Hamilelik dönemini planlayın

    Daha sonraki şart ise hamilelik döneminin planlanmasıdır.
    • Çalışan hamilelerin çalışma temposu hafifletilmelidir.
    • Annenin sağlığı, mutluluğu ve moralinin yüksek olmasına çok önem verilmelidir.
    • Anne adayının duyguları hamilelik döneminde oldukça hassas olduğundan baba adayına da önemli görevler düşmektedir.
    • Anne adayı aldığı kilolar sebebiyle kendisini eskisi gibi güzel bulmazken baba adayının anne adayını ihmal etmemesi ve hatta onunla daha da ilgili olması gerekmektedir.

    Hamilelik döneminde travmalara dikkat

    Bir diğer önemli şart ise hamilelik döneminde annenin herhangi bir travmatik olay yaşamamasıdır. Anne adayının çok üzücü bir olaya maruz kalması anne karnındaki bebeği etkilemektedir.

    Özetle, anne baba adayının çocuk sahibi olmadan önce çocuk için kendisini hazır hissetmesi ve gerekli hazırlıkları yapması son derece önemlidir.


    DOĞUM SONRASI PSİKOLOJİK PROBLEMLER 



    Doğumdan hemen sonraki dönem pek çok kadın için adeta bir rüya gibidir. Eve yeni gelen bir bebek aileye neşe ve mutluluk saçtığı kadar stresli de yaratır. Eve yeni bir bireyin katılışı kadınların önemli bir kısmında zihinsel ve duygusal değişikliklere yol açar.

    Zihinsel ve duygusal durumu etkileyen bu durumları melankoli, depresyon ve psikoz olarak sınıflandırabiliriz.

    Doğum sonrası "Melankoli"
    Kadınların yaklaşık % 85'inde doğumdan sonra melankolik bir durum görülür. Bu gerçek bir duygulanım bozukluğundan çok doğumun normal bir parçası olarak kabul edilmelidir. En sık doğumdan sonraki ilk haftada ortaya çıkar.

    Annelerde uyku problemleri, ağlama krizleri, üzgün görünme halsizlik, baş ağrıları, konsantrasyon güçlükleri, şaşkınlık, sinirlilik, iştahsızlık problemleri görülebilir. Bu tablo çok önemli değildir. Genelde 1-2 hafta içinde şikayetler kendiliğinden kaybolur. Ancak bu kısa geçiş döneminde ailesinin ve eşinin anlayışlı davranması ve kendisine yardımcı olmaları gereklidir.

    Annelerin %10-15'inde melankoli tablosu iki haftadan uzun sürebilir. Bu durumda depresyon söz konusu olabilir ve profesyonel yardım gerekebilir.

    Doğum sonrası "Depresyon"

    Doğum sonrası, depresyon, melankoli, psikolojik stresDoğum sonrası depresyon; tanım olarak doğumdan sonraki 4 hafta içinde, herhangi bir zamanda majör depressif bir dönem yaşanmasıdır.

    Kadınların bir kısmında görülen doğum sonrası depresyon melankoliden daha farklı ve ciddi bir durumdur. Ancak bazı kadınlarda bu süre 6 haftaya kadar uzayabilir.

    Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte doğumdan sonra ani gelişen hormonal değişimlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Başka bir neden de "psikolojik stres" lerdir. Bebeğe karşı aşırı bir sorumluluk duygusunun gelişmesi olayın altında yatan bir diğer sebep olabilir.

    Kadının eşiyle olan anlaşmazlıkları ya da ekonomik problemler olayı alevlendirebilir. İlk defa anne olanlar veya eşi ile ayrı olan kadınlar dahi yüksek risk altındadır. Daha önceki gebeliklerinden sonra depresyon yaşayanlarda da daha sık görülür.

    Genelde doğumdan sonraki 1-5. günler arasında belirtiler başlar. Hafif depresyonda en sık görülen bulgular halsizlik, isteksizlik, sinirlilik, unutkanlık ve değişik korkulardır. Bunlara genelde uyku problemleri eşlik eder. Biraz daha ileri vakalarda bu belirtilere aksiyete (endişe), panik atak, ağlama krizleri, bebeğe karşı ilgisizlik, ciddi uyku bozuklukları ile ölüm ve intihar düşünceleri eklenir.

    Doğum sonrası depresyona % 5 oranında rastlanır. Eskiden sosyal statü ve evlilik ilişkilerinin depresyon ile ilişkisi olmadığı düşünülürken yeni çalışmalarda fakir ve bekar kadınlarda 2 kat daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir.

    Genç yaşta anne olanlarda da 2-3 kat fazla görülür. Gebelik esnasındaki duygu durumu ile doğum sonrası depresyonun bir ilişkisi bulunamamıştır.

    Doğum sonrası depresyonun tedavisi majör depresyon ile hemen hemen aynıdır. Genelde hastalar psikoterapi ve antidepresan ilaçlardan fayda görürler. Emzirenlerde antidepresan kullanımı önerilmediğinden tedavi esnasında kadın doğum ve psikiyatri hekimlerinin birlikte tedavi planı yapmaları uygun olacaktır.

    Emzirmenin olumlu etkileri nedeniyle hafif vakalarda ilaç tedavisi yerine sadece psikoterapi yeterli olabilir. Hastaların 2/3'ünde şikayetler en geç 1 yıl içinde kaybolur. Geri kalan vakalarda ise birden fazla sayıda depresif atak görülür.

    Doğum sonrası "Psikoz"
    Postpartum (doğum sonrası) görülen en ciddi psikolojik hastalıktır. Gebelikten önceki yıla göre karşılaştırıldığında hastalığa yakalanma riski 20 kat fazladır.

    Psikoz; düşünce bozukluğu veya gerçekle gerçek olmayanın ilişkinin kaybedilmesi olarak tanımlansa da ciddi duygulanım bozuklukları da bu şekilde sınıflandırılabilir.

    Halüsinasyonlar (gerçekte olmayan şeyleri görme ya da duyma) veya hezeyanlar (gerçekle ilgisi olmayan şeylere inanma) olabilir. Önceden kestirilemeyen duygu dalgalanmaları görülür. Genelde doğumdan sonra 2 gün-3 hafta arasında belirtiler ortaya çıkar.

    Hezeyanlar özellikle bebek üzerine odaklanır. Bazı durumlarda anne bebeğe karşı aşırı koruyucu obsesyonlar (takıntılar) geliştirebilir. Hatta bazı vakalarda da intihar düşünce ve girişimleri bile olabilir.

    Postpartum psikoz son derece acil ve profesyonel yardım gerektiren ciddi bir durumdur. Sıklıkla hastaneye yatırılarak tedavi gerekir. Uygun tedavi ile % 95 oranla hastalar 2-3 ay içinde iyileşir.

    Category: articles
    Çocuk kitapları uzmanlarımızdan Defne Ongun Müminoğlu, modern annenin okuması gereken kitaplar ve içerikleri hakkında bilgiler verdi.

    1.Modern Ailelere Bilgece Öğütler, William Martin: Butik Yayıncılık

    Çocuklarınıza, yaşamdan söz edebilirsiniz.

    Ama sizin sözleriniz, yaşamın kendisi olmaz.

    Onlara, gördüklerinizi gösterebilirsiniz,

    Ama sizin gösterdiklerinizle onların gördükleri

    ilelebet farklı olacaktır.

    Ebeveynliğe ruhani bir yaklaşım. Çocukların birey olarak ele alınması ve doğru örneklemeyle yetiştirilmesi konusunda birbirinden etkileyici öğütlerden oluşan bir kitap. Standart anne-baba olma kitaplarının çok dışında. Ruhunuza iyi gelecek nitelikte.

    2.Gıdalar Hakkındaki Gerçekler, Jill Fullerton-Smith: Optimist Yayıncılık

    Seneler boyunca BBC için bilim programları hazırlayan film yapımcısı Jill Fullerton-Smith'in gıdalara gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaştığı kitap, yazarın tasarladığı ve gerçekleştirdiği bilim programının bir yansıması.

    Kitap, standart beslenme ve besin değerleri yaklaşımının dışında olduğu için ilgimi çekti. Yazar konuya daha bilimsel yaklaşıyor ve gıdaları farklı bir bakış açısıyla irdeliyor.

    3.Gerçekten Beni Duyuyor musun?, Leylâ Navaro: Remzi Kitabevi

    Çocuklarımızı çok severiz. Onlar için yapmayacağımız yoktur. Varımız yoğumuz onlarındır. Sadece onları “duymayı” bilmeyiz! Çocuklarımızın bizlere iletmeye çalıştığı mesajları doğru algılamayı, onların söylediklerini duymayı ve duyduklarımızın çocuğumuzla olan ilişkimizde nasıl bir etki yapabileceğini öğreten bir kitap. Kitapta verilen örneklemelerde pek çok yerde kendinizi bulacaksınız. Farketmeden yapılan hatalar, koşturma esnasında karşımızdaki miniği ya da genci dinlemediğimizde olanlar... Son derece aydınlatıcı ve faydalı bir kitap.

    4.Lütfen Beni Anla, İpek Ongun: Artemis Yayınları

    Gençlerin anne ve babalarına seslendikleri bir kitap. Tamamiyle gençliğin bakış açısıyla hayat, ihtiyaçları, ailelerinden beklentileri bu kitabın çıkış noktası. Bu sefer gençler konuşuyor ve biz ebeveynler dinliyoruz. Gençleri anlamak isteyen yetişkinler için çok önemli bir kaynak.

    5.Freud'a Ne Yaptık da Çocuklarımız Böyle oldu?, Catherine Mathelin: Kitap Yayınevi

    20. yüzyıl çocuk haklarının farklı bir boyuta geldiği bir dönem. “Yasaklamanın yasaklanması” dönemi. İşte bu dönemi yaşayan ebeveynlerin kafalarında oluşan karmaşa. Çünkü kendileri “itaat” anlayışıyla yetiştirilmiş. Oysa ki şimdi serbestlik geçerli. Peki nasıl olacak? Bu olurken hangi dengeler bozulacak? Kitap son derece teatral bir yaklaşımla yazılmış. İki modern aile, hayali bir sahnede kurgulanmış. Farklı yaklaşımlar ve onların sonuçları ele alınmış. Okunması kolay, son derece ilginç bir kitap.

    6.Çocuklarımızla Cinsellik Hakkında Nasıl Konuşalım?, Prof. Dr. Bengi Semerci: ALFA Yayınevi

    Çocuklarımızın ve gençlerin en çok ilgisini çeken, bilmek ve öğrenmek istedikleri bir konu cinsellik. Biz ebeveynler ise, neyi, nasıl, ne zaman ve ne boyutta anlatmamız gerektiği konusunda bocalıyoruz. Bu anlamda, farklı yaş dönemleri için anlatım önerileri bulunan son derece faydalı bir kitap.

    7.Çocuğunuza Sınır Koyma, Robert J.Mackenzie: HYB Yayıncılık

    Söylediklerimizi yapmayan çocuklar aslında doğru iletişim kurulamadığı için bu şekilde bir davranış içerisinde oluyorlar. “Çocuğunuza Sınır Koyma”, sağlıklı bir yaşamda kurallar olması gerektiğini düşünen ama uygulayamayan ya da uyguladığını sanan ebeveynlere nerelerde yanlış yaptıklarını, sınırları nerede ve nasıl koymaları gerektiğini anlatan harika bir kitap. Ergenlik döneminde olan, hiperaktif ya da dikkat bozukluğu olan çocuklar için ayrı bölümler var. Referans kitabı olarak aralıklarla okunması gerektiğini düşünüyorum.

    8.Lean In / Sınırlarını Zorla, Sheryl Sandberg: CEO Plus Yayınevi

    Her kadının okuması gereken bir kitap. Çalışsın, çalışmasın... Yazar Sheryl Sandberg, hayata bakış açısını çok doğru yakalamış ve zor bir konuyu cesaretle ele almış. Facebook firmasında yüksek posizyonda olan (COO) Sandberg, iş hayatındaki başarısında bir kadın olarak hangi aşamalardan geçtiğini açık yüreklilikle anlatıyor. Burada en çarpıcı olan, farkında olmadan bir kadın olarak kendini hep aşağıya çekiyor, beklentilerini düşük tutuyor olması. Bu yaklaşımı, altında çalışan kadın elemanlarda da görüyor ve bunun değişmesi için önemli adımlar atıyor.

    9.Kutsal İnek, Ceylan Naz Baycan: Yitik Ülke Yayınları

    Son derece esprili bir dille hamileliği anlatan bir kitap. Ceylan Naz Baycan'ın o kadar da çocuk meraklısı olmadan hamile kalması, eşiyle yaşadıkları şaşkınlık ve ardından geçen çok da kolay olmayan dokuz ayı şeffaf bir şekilde anlatması, kitabı yüzümde bir gülümsemeyle okumamı sağladı. Hamilelik dönemine espri ile yaklaşan yazarın bu kitabı özellikle hamile anne adaylarının okuması gereken bir kitap.

    10.Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler / serisi, Heidi E.Murkoff + Sharon Mazel

    Bu muhteşem serinin ilk kitabı, tüm hamileliğim boyunca destek aldığım ve yazılanlarla yaşadıklarımın nasıl da örtüştüğünü görüp şaşırdığım bir kaynak. Hafta bazında anne adaylarının gerek fiziksel gerekse ruhsal anlamda yaşadıklarını son derece yalın bir dille anlatıyor. Bu kitabı takiben “Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler” ve “Çocuğunuz Büyürken Sizi Neler Bekler” kitaplarını da edinmenizi öneririm.

    11.SİZ! Çocuğunuzu Büyütürken, Prof.Dr. Mehmet C. Öz+Prof.Dr.Michael F.Roizen: Koridor Yayıncılık

    Dr.Mehmet Öz'ün “SİZ!” serisinden bu kitabın gerek çizimleri, gerek anlatımdaki okunurluğu ile referans kitabı olarak kütüphanenizde bulunması gerekiyor. Çocuğunuzun gelişimi için pek çok farklı bilgiyi yazarlar bu kitapta okura sunmuşlar. Anne sütünden, emziremeyecek olan annelere önerilere, ateş ve alerji ve kafanızdaki pek çok soruyla ilgili bilgiye bu kitap sayesinde ulaşacaksınız.

    12.Sağlıklı Yemekler Mutlu Çocuklar, Clara Seren Amram: Doğan Egmont Yayıncılık

    Çocuğunuzla yapabileceğiniz, hem sağlıklı, hem kolay tarifler içeren bu kitabın yazarı Clara Amram, Clarita's Way fikrinden yola çıkarak içeriği hazırlamış. Bu kitapta Amram genç vücutların doğru gıdaları alarak büyümesi için tarif önerilerini, sağlıklı beslenmenin eğlenceli olabileceğini, görseller ve örneklemelerle okurlara sunuyor.

    Suç ile kötü beslenme arasındaki bağı irdeleyen çeşitli çalışmaları sonucunda, sağlıklı yaşam koçu olarak kariyerine başlayan Amram'ın kendi yaşam ve beslenme felsefesini paylaştığı iki kitabı daha var.

    Category: articles

    Yaz Hamileleri İçin 8 Sağlıklı Tatil Tüyosu
    Birçoğumuz için yılın en güzel ayları tatil yapabildiğimiz yaz aylarıdır. Hamileler ise bu aylarda hamileliğin güzel tatil günlerinden vazgeçmek olduğunu düşünebilirler. Aslında doktor tavsiyelerine uyarak ve dikkat ederek yaz aylarının güzelliğinden hamilelik süresince de yararlanmak mümkündür.
    Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü Kadın Hastalıkları-Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, anne adaylarına yaz hamileleri için 8 sağlıklı tatil tüyosu vererek önerilerde bulundu.

    1. Yolculuklarınızda mola verin: Yolculuk sırasında 1.5-2 saatte bir mola vermeniz ve mümkünse bu molalarda 5-15 dakika yürüyüş yapmanız ödem ve bacak toplardamarlarında kan pıhtılaşması ihtimalini minimuma indirir. Eğer uzun bir seyahat söz konusu ise pıhtı oluşumunu engellemek için varis çorabı kullanmalısınız. Genel olarak gebelerin uçak seyahatlerinde bir sakınca yoksa da 34 haftadan büyük gebeler için doktor raporu olsa bile bazı havayolu şirketleri seyahatlerine izin vermeyebilir. Bu sebeple hamileliğiniz 34 haftayı geçti ise şehre yakın veya arabayla gidilebilecek mesafede tatil beldelerini tercih etmeniz iyi olacaktır.

    2. Ayaklarınızı dinlendirin: Ayaklarınız şiştiğinde, terlediğinde ya da ihtiyaç duyduğunuzda ayaklarınızı bir leğen dolusu soğuk suya sokun. Birkaç damla nane yağının suya damlatılması ise ayaklarınızın daha da serinlemesini sağlar.

    3. Pamuklu giysileri tercih edin: Hamilelik süresince; sentetik olmayan kumaşlardan yapılan, ısıyı yansıtan açık renkli kıyafetleri tercih edin. Yaz aylarında ve gebelik süresince vücut ısısının yükselmesi yanında efor kapasitesinin de azalması terlemeyi artırır. Uygun kıyafet seçimi sizi cilt mantarları ve genital mantardan korur. Ayrıca, terlemeye bağlı olarak ciltte oluşabilecek sorunları sık duş alarak ve doktor önerisiyle kullanılan kremlerle gidermeniz mümkündür.

    4. Gebelik lekelerini önleyin: Hamilelikte değişen hormon seviyeleri ciltte bazı değişikliklere yol açar. Bu değişikliklerden en çok karşılaşılanı ciltte görülen renk değişiklikleridir. Burun, alın, çene ve yanaklarda görülen cilt lekeleri çoğunlukla doğum sonrası kaybolur. Bu lekeleri önlemek için ise yüksek koruma faktörlü kremleri tercih etmeniz, güneşin yoğun ve ışınlarının dik olduğu saatlerde açık havada bulunmamanız, gölge alanları tercih etmeniz, bol kıyafetler giymeniz, şapka ve gözlük kullanmanız gerekir.

    5. Pamuklu iç çamaşırı kullanın: Gebelikte sıklıkla görülen vajinal enfeksiyonlar yaz aylarında daha da çok ortaya çıkabilir. Gebelik süresince genital bölgenin kuruluğuna dikkat etmeniz, pamuklu iç çamaşırı kullanmanız önemlidir. Günlük pedler kullanmanız ise önerilmez. Ayrıca; düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve güçlü bir bağışıklık sistemi her türlü enfeksiyonla mücadele etmede önemli faktörler olduğundan bunlara dikkat etmeniz yerinde olur.

    6. Düşük ya da erken doğum tehlikeniz yoksa havuza girebilirsiniz: Düşük ya da erke yoksa hamilelik süresince deniz ve havuza girmenizde bir sakınca yoktur. Ancak havuz kaynaklı enfeksiyon hastalıklarının sık görüldüğü unutulmamalıdır. Bu sebeple; günün erken saatlerinde ve temizliğine güvenilen yerlerde denize ya da havuza girmeye özen gösterin. Ayrıca, güneş yanıkları ve lekeleri, böcek ısırmaları ve düşmelere karşı dikkatli olmalısınız. Gebelik döneminde görülen mantar enfeksiyonu, ıslak mayo veya bikini ile beklendiğinde, genital bölgenin nemli kalmasına bağlı olarak daha sık karşımıza çıktığından ve tedavisi için ilaç kullanmak zorunda kalınabildiğinden sudan çıktıktan sonra mayo veya bikininizi mutlaka değiştirmelisiniz.

    7. Yöresel yemeklere karşı temkinli olun: Çiğ sebze ve meyveleri tüketirken iyice yıkanmış olmasına, etlerin iyice pişmiş olmasına dikkat edin. İyice emin olmadığınız yöresel yemekleri mümkünse tüketmeyin. Beslenme programınızı tatil haricindeki şekilde devam ettirin.

    8. Gıda zehirlenmelerine dikkat edin: Yaz aylarında ve dışarıda yenilen gıdalara bağlı olarak gıda zehirlenmeleri daha sık görülebileceğinden gebelikte daha dikkatli olunmalıdır. Besin zehirlenmeleri; bulantı, kusma, ishalle kendini gösterebilir ya da ateşli durumlar, dinlenmeyle geçmeyen kramplar ve baş ağrıları görülebilir. Bütün bunları dikkate almalı, bu gibi şikayetlerde hemen en yakın doktora veya merkeze başvurmalı, özellikle sıvı açığı oluşmaması için hekimlerin önerileri doğrultusunda tedavi olmalısınız.

    Category: articles
    Uzman Diyetisyen Nesrin Eriş hamilelikte dengeli kilo alımı için en çok sorulan sorular hakkında bilgiler verdi.


    Hamilelikten doğuma kadar “normal” olarak değerlendirilebilecek kilo alımı nedir?  
    • İdeal kilosunda hamileliğe başlayan bir kadın için tüm gebelik boyunca alınması gereken kilo miktarı 9-12 kg arasındadır.
    • Anne adayı hamileliğe ideal kilosunun altında yani zayıf başlamışsa bu değer kadının hamileliğe başladığı kilo baz alınarak 15-17 kg'a kadar çıkabilir.
    • Anne adayı hamileliğe ideal kilosunun üzerinde başlamışsa;
    • Hamileye 1. trimesterde (ilk 3 ay) ayda 1-15 kilo verdirilebilir.
    • 2. trimesterde (ikinci 3 ay) hiç kilo alımı ve verimi sağlanmaz.
    • 3. trimesterde (son 3 ay) ise ayda 1-1.5 kilo aldırılacak şekilde bir program yapılır ve gebelik sonrasında kadının hamilelik öncesi kilodan daha az ve sağlıklı olması sağlanır.

    Hamileyken diyet yapılır mı?
    • Hamileyken kadının kilo ve sağlık durumu göz önünde bulundurularak bebeğin tam ve yeterli gelişimi sağlanacak şekilde bireysel bir diyet programı uygulanabilir.
    • Hamile kadının diyet yapması besin seçim ve tercihleri, aşermeleri nedeni ile normal zamankinden farklı olacağı için bütün besin gruplarını alabilmesini sağlamak bakımından sürekli kontrol altında tutulup değişimler verilerek beslenme programı sürekli aktive edilmelidir.
    • Hamileyken önemli olan gereğinden fazla kilo almamaktır.
    • Bebeğin gelişimi ve annenin depolarının azalmasını engelleyerek dengeli beş grup besini içeren bir beslenme programı uygulanması hem anne hem de bebek sağlığı için çok daha faydalı olacaktır.
    • Hamilelikte aşırı ve sağlıksız beslenme nedeni ile alınan kilolar doğumu güçleştireceği gibi anne ve bebek sağlığını da riske atar.  

    Fazla kiloyla hamileliğe adım atmış kadınların karşılaşacağı riskler nelerdir?
    • İdeal kilosunun üzerinde hamileliğe başlayan bir kadın özellikle tansiyon, kalp rahatsızlıkları ve diyabet gibi sorunlar yaşayabilir. Fazla kilodan dolayı aktivitesi kısıtlanan kadının doğumu daha zor olur ve doğum sonrası komplikasyon yaşama riski artar.
    • Şişman kadının bebeğinin de iri olma riski arttığı için normal doğum şansı azalır.
    • İdrarda albümin miktarı artabilir (preeklampsi).
    • Ödem miktarının artmasına neden olur.

    Category: articles

    Anne adaylarının bu özel dönemde en çok merak ettikleri sorular ve cevapları… 

    Ağda yapılabilir mi?

    Genital bölge dahil hamileliğin her döneminde ağda yapılabilir.

    Saç boyatılabilir mi?

    Embriyolojik gelişim dönemi olan ilk üç ayda boyanmamasını tavsiye ederiz. Sonraki aylarda boyatılmasında mahsur görülmese de  kına veya organik boyaları tercih etmekte fayda var.

    Cilt bakımı yaptırılabilir mi?

    Gebeliğin her döneminde cilt bakımı yapılabilir.

    Hamama gidilebilir mi?

    Hamamın gebeliğe ve bebeğe zararı olmamasına karşın sıcak su, buhar, gebelikte var olan tansiyon düşüklüğünü arttırıp kalp çarpıntısı, baygınlık hissi hatta bayılmalara neden olabilir. Çok sıcak olmayan, havalanma imkanı olan hamamlara hemen yemek sonrası olmamak koşulu ile gidilebilir.

    Topuklu ayakkabı giyilebilir mi?

    Gebelikte gevşeyen eklem bağlarından dolayı topuklu aykkabı ile bileğin burkulma ihtimali ve istenmeyen sakatlıklar olabilir. Ayrıca gebelikle değişen ağırlık merkezini bir de topuklu aykkabı ile bozmak gebenin kasık bel  ve ayak ağrılarının artmasına yol açar.

    Diş bakımı yaptırılabilir mi?

    Gebeliğin her döneminde her türlü diş bakımı yapılabilir. Gerekirse diş röntgeni de çekilebilir.

    Hangi spor dalları yapılabilir?

    Yürüyüş, kültür fizik hareketleri yüzme, rahatlıkla yapılabilir. Önceden yapılagelen ağır olmayan her türlü spora devam edilebilir. Ancak gebelikte en rahat yapılan ve birçok faydası olan spor  dalı yüzmedir.

    Tüm gün bilgisayar kullanılabilir mi?

    Tüm gün bilgisayar kullanmanın çocuklar dışında erişkinler açısından da zararları her geçen gün artmaktadır.  Bu sebeple gebelikte bilgisayardan mümkün oldukça uzak durulması tavsiye ediliri

    Büyük çocuk kucakta taşınabilir mi?

    Büyük çocuğun kilosuna göre karar vermek daha doğru olur. Ancak anneyi yormayan, kontrollü bir şekilde kucağına alarak veya en güzeli sırtına bağlayarak karnındaki bebeğe zarar vermeden taşıyabilir.

    Akıllı telefonlar kullanılabilir mi?


    Telefonların yaydığı radrasyonun zararları erişkin insan bedeninde dahi olduğuna göre gebelikte  mümkün olduğunca bu cihazlardan uzak durmakta fayda vardır.

    Mikrodalga fırın kullanılabilir mi?

    Fırınınız sağlamsa mikro dalga kullanmanın bebeğe herhangi bir olumsuz etkisi gösterilmemiştir.

    Ağır eşya kaldırılabilir mi?

    Ağırlık sınırı kişiden kişiye ve gebelik haftasına göre değişir. Temel prensip anneyi yormayacak, ağrı oluşturmayacak ağırlıkları kaldırmasıdır.

    Uçağa binilebilir mi? 

    Uçak yolculuğunun gebelik açısından sakıncası yok. Ancak doğuma yakın haftalarda uçakta başlayacak bir doğum eylemi riski açısından uçak şirketleri rapor istemektedir.

    Category: articles